30 Nisan 2016 Cumartesi

Gastritte Beslenme Önerileri


  Gastrit, kısaca midenin iç yüzünde bulunan mukoza tabakasının iltihaplanması olarak tanımlanabilir. Farklı gastrit tipleri bulunmakla beraber en sık görülenlerinden biri helicobacter pylori enfeksiyonuna bağlı gastrittir. Bu durumda antibiyotik tedavisi uygulanır.

 İshal, midede doygunluk hissi, bulantı, kusma, midede yanma gastrit belirtileri arasındadır.
  Bu hastalıkta beslenme alışkanlıkları çok önemlidir. Alkol, çay, kahve, salisilatlar, bazı ilaçlar, besin zehirlenmeleri, çok acılı, baharatlı yemekler gastrite neden olabilir. Stres de gastrite neden olan önemli faktörlerden biridir. Stresli kişilerde mide asidi fazla salgılanacağından gastrite yakalanma riski artar.
     Gastritte Beslenme Önerileri Nelerdir? 
  • Kuru baklagiller, bulgur şişkinlik yapıyorsa tüketilmemelidir.
  • Hazımsızlık yapan besinler yenmemelidir.
  • Yemekler az az sık sık ve düzenli olarak tüketilmelidir.
  • Yemekler yavaş ve iyi çiğnenmelidir.
  • Yağda kızartılmış etler tüketilmemelidir.
  • Koyu çay, kahve, alkol, kızartmalar, baharat, hardal, ketçap tüketimi kısıtlanmalıdır.
  • Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.


25 Nisan 2016 Pazartesi

Dispepsi (Hazımsızlık)


Hazımsızlık, yemeklerden sonra midede oluşan dolgunluk ve basınç hissidir. Bulantı, ağrı, karın bölgesinde hassasiyet, gerginlik ve şişkinlik görülebilir. Dispepsinin yetersiz çiğneme, hava yutma, hızlı yeme ve duygusal strese bağlı olarak oluştuğu bilinmektedir. Hazımsızlık nedenleri kişiye bağlı ya da bir hastalığa bağlı olarak değişebilir, tedavi bu ana nedene yönelik olmalıdır.

Hazımsızlık için beslenme önerileri nelerdir?
  • Besinler iyi pişirilmeli ve baharatlı olmamalıdır.
  • Su yemek aralarında içilmelidir.
  • Yemekler yavaş yavaş ve iyi çiğnenerek yenmelidir.
  • Yemek yerken fazla konuşulmamalıdır.
  • Sofraya yorgun oturulmamalıdır.


15 Nisan 2016 Cuma

Su içmek neden bu kadar önemli?

    Eminim ki bir çoğumuz gerek televizyon programlarında gerekse diyetisyenlerin önerilerinde daha çok su içmemiz gerektiğini görmüş, okumuşuzdur. Peki su içmek neden bu kadar önemlidir? Vücudumuzda yeterli miktarda su bulunmazsa sindirim kanalıyla yiyeceklerin taşınması  ve parçalanması daha zor olur.Bu işlevi nedeniyle su, sindirim sistemi için vazgeçilmezdir. Sindirim sistemindeki en ufak bir sorun sağlığımızın bozulması ile sonuçlanır. Kabızlık, ishal, ülser, hassas barsak sendromu...sindirim sistemi rahatsızlıklarından bazılarıdır.
      Su, vücudumuzun her yerindedir. Her bir hücreye, organa ve en önemlisi de beyne kadar ulaşır. Yetişkin bir insanın beyninin yaklaşık %75'i sudan oluşur. Vücutta yeteri kadar su olmaması zihinsel performansı düşürüyor. Susuzluk arttıkça algılama fonksiyonları değişiyor, konsantrasyon bozuluyor ve dikkat dağılıyor.
      Su aynı zamanda cilt güzelliğini de etkiliyor. Deri, vücutta oluşan fazla ısıyı, suyu buharlaştırarak dışarı atıyor. Eğer dolaşım sistemi deriye yeterli miktarda su getirmezse hücre içi suyu azalır ve cildin kuruması başlar. Sağlıklı, yumuşak, nemli bir cilde sahip olmak için yeterli miktarda su içilmelidir.
     Su içme alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılmalıdır. Çocuklar uyandıkları zaman 1 bardak su içmeye teşvik edilmelidir. Okulda bulundukları süre boyunca su içmeyi unutabilecekleri için çantalarına 1 küçük şişe su konulmalıdır. Anne babaların sık sık su içerek çocuklarına örnek olmaları da çok önemlidir. Erken yaşlarda kazanılan su içme alışkanlığı böbrek hastalıklarına yakalanma riskini de azaltır.
Su tüketimini artırmak için neler yapabiliriz?

  • Sürekli masa başında çalışanlar yanlarında 1 şişe su bulundurabilirler.
  • Trafikte uzun süre vakit geçirenler araçlarında mutlaka su bulundurmalıdırlar.
  • Suyu lezzetlendirmek için içine limon, taze nane, tarçın eklenebilir.
  • Sabah uyandığınızda 2-3 yudum bile olsa güne su ile başlanmalı.
  • Suyu hatırlatma yolları bulunabilir. Örneğin evin ya da iş yerinin herhangi bir yerinde görülebilen bir yere su şişesi veya sürahi konabilir.

9 Nisan 2016 Cumartesi

Mide Fıtığı ve Beslenme

     Hiatal herni, diğer bir deyişle mide fıtığı kısaca özefagusun hiatus kısmından göğüs boşluğuna geçmesi şeklinde tanımlanan, toplumda sık görülen bir hastalıktır.
Fıtık, midenin dolgunluğuna, vücudun pozisyonuna göre aşağı, yukarı kayabilir. Bu hastalarda mide ülserleri, kanamalar görülebilir.
      Öksürme, kusma veya aşırı ağır kaldırma egzersizleri gibi abdominal basınç artışı yapan nedenler, şişmanlık fıtık oluşumunu kolaylaştırır. Ani bir şekilde çok zayıflayan hastalarda da fıtık oluşabilir.
       Hiatal herni çoğunlukla belirti vermez. Hastalar genellikle mide içeriğinin yemek borusuna kaçması sonucu, gastroözofajial reflüde olduğu gibi yediklerinin ağızlarına gelmesinden veya göğüs kemiği arkasında hissettikleri yanma ve ekşime duyusundan yakınırlar.
   Tedavide yatak başucunun yükseltilmesi, yatmadan önce yemek yenilmemesi, öğün sayısının artırılıp azar azar ve sık sık yenilmesi, aşırı sıcak yiyeceklerden kaçınılması tavsiye edilir. Zayıflama, bazı hastalarda şikayetleri azaltabilir.