26 Mart 2016 Cumartesi

Akalazya’da Beslenme Tedavisi


Akalazya, özafagusun (yemek borusunun) alt bölüm düz kasları arasındaki sinir ağının çalışmasında ortaya çıkan bir bozulmadır. Yemek borusunun mide ile birleştiği yerde bulunan, kas yapıdaki kapakçık çok kasıldığında besinler yemek borusundan mideye  hareket edemez. Besinler mideye yeterince geçemediğinden özefagusda birikir.

Akalazya hem sıvı hem de katı besinleri yutmada güçlüğe sebep olabilir. Kişi yutma sonucu ağrı duyabilir. Aynı zamanda sırta, kollara ve boyna yayılan ağrılar da duyabilir. Yenilen besinler bulantısız olarak ağza geri gelebilir. Hastaların %5’inde kanser gelişebilir.
Akalazya için beslenme önerileri nelerdir?
  • Az posalı yumuşak besinler tercih edilmelidir.
  • Öğün sayısı 6-8’e çıkarılmalıdır.
  • Besinler iyi çiğnenmelidir.
  • Her lokma sonrası bir miktar su içilmelidir.
  • Çok sıcak çok soğuk yiyecekler tüketilmemelidir.
  • Kızartma, koyu çay, alkol, kahve, baharat, sirke ve hardaldan kaçınılmalıdır. 


20 Mart 2016 Pazar

Reflü Özofajit


    Reflü Özofajit, sürekli asitle temas sonucunda yemek borusunun içini döşeyen tabakada tahriş ve iltihap oluşumudur. Bu durum ağrıya ve ağrılı yutmaya sebep olur. Genellikle gastro-özofajial reflü hatalığından kaynaklanır.
    Reflü Özofajitte Beslenme Tedavisi ve Öneriler
  • Reflü sorunu yaşayan kişiler yemekten sonra uzanıp yatmamalıdırlar.
  • Acı baharatlar, karbonatı içecekler, kahve alkol gibi gıdalar mide asidinin uyarılmasını önlemek için tüketilmemelidir.
  • Sigara içilmemelidir.
  • Kızartmalar, kavurmalar, çok sıcak ve çok soğuk besinler tüketilmemelidir.
  • Sık sık azar azar beslenilmelidir.
  • Sıvı, öğün aralarında alınmalıdır.
  • Çikolata ve kafein içeren yiyeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.
  • Karın iç basıncını artırdığı için sıkı kemer ve korse kullanılmamalıdır.
  • Eger kilo fazlalığınız varsa karın içi yüksek basıncı düşürmek için zayıflamak önemlidir.


13 Mart 2016 Pazar

Eozinofilik Özofajit mi Gastroözofajial Reflü mü?


   Eozinofilik Özofajit (EÖ), giderek daha çok dikkat çekmekte olan yeni fark edilmiş bir bozukluktur. Hastalar Gastroözofajial Reflü (GÖRH) belirtileri gösterirler fakat GÖRH tedavisine yanıt vermezler.
 Eozinofilik Özofajit, yemek borusunun yüzeyinde eozinofillerin artmasıyla karakterize bir hastalıktır. (Eozinofil hücreleri bağışıklık sistemine özel beyaz kan hücreleridir. Bu hücrelerin sayısı alerjik, hastalık, zehirlenme, paraziter hastalıklar gibi durumlarda artar.) Normal şartlarda yemek borusunda eozinofil bulunmaz. Yemek borusu dışındaki sindirim sisteminin diğer kısımlarında bulunur.
 EÖ’in yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak özellikle çocuk ve yetişkinleri etkilemektedir. Erkeklerde daha sık görülür. Hastalığa neden olan en büyük etmense gıda alerjileridir. Bağışıklık sisteminde hastalığın ortaya çıkmasına sebep olan bir bozukluğun varlığı da bir diğer nedendir.
  EÖ belirtileri görüldüğü yaş grubuna göre değişiklik gösterir. 2 yaşına kadar olan çocuklarda beslenme bozukluğuna bağlı belirtilere rastlanırken 12 yaş altı çocuklarda karın ağrısı, kusma, GÖRH belirtileri daha çok görülür. 12 yaş ve üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde en çok görülen belirtiler ise uzun süreden beri var olan aralıklı yutma güçlüğü veya tekrarlayan gıda takılması hissidir.


 Beslenme tedavisi, alerjiye sebep olan gıdanın alımının diyetten çıkarılması ile sağlanabilir. Çocuklarda en çok alerji olusturabilecek 6 gıdanın (süt proteini, soya, yer fıstığı/ceviz, yumurta, buğday ve deniz ürünleri) diyetten çıkarılması ile EÖ tedavi edilebilir. Ayrıca aminoasit bazlı özel mamalar da kullanılabilir. Yetişkinler için, gıda alerji testi yapıldıktan sonra besin maddesinin diyetten çıkarılması önerilir.

6 Mart 2016 Pazar

Gastroözofajial Reflü (GÖRH)
    Gastroözofajial reflü, mide asidinin ya da alınan yemek borusuna geri kaçmasıdır. Fizyolojik olarak reflü gün içerisinde birkaç defa meydana gelebilir. Özellikle fazla besin tüketiminden sonra mide içi basıncının artması sebebiyle ya da besin tüketiminden hemen sonra yatay pozisyona geçildiğinde reflü şikayetleri ortaya çıkabilir. Yiyeceklerin ya da mide asidinin yemek borusuna geri kaçması durumu gün içerisinde çok kez meydana geliyorsa ve buna bağlı olarak yemek borusunda hasar oluşuyorsa buna gastroözofajial reflü hastalığı (GÖRH) denir. Yetişkinlerin yaklaşık %20-40’ında haftada en az bir kez gastroözofajial reflü semptomlarının varlığı bildirilmiştir. Bu hastalığın nedenleri arasında genetik faktörler önemli olduğu kadar çevresel faktörler de önemlidir. Özellikle kadınlarda obezite, gastrofajinal reflü gelişiminde büyük bir risk faktörüdür. Alkol tüketimi ve sigara kullanımı da reflü için risk faktörlerindendir.
  GÖRH olan bireylerde öksürük, ses kısıklığı, astım, göğüs ağrısı gibi ekstra belirtiler görülebilmektir.
     GÖRH’ın belirtileri, ağza acı su gelmesi, boğazda acı, ekşi tadı olması, mide üzerinde veya boğaza yayılabilen ağrıdır.
      Yüksek yağlı ya da yoğun kalorili besinler gastrik asidin (gastrik asid mide özsuyunda yer alan bir tür sindirim asididir) salgılanmasını uyarır ve mide boşalımını azaltırlar. Gecikmiş mide boşalımı gastrik içeriğin yemek borusuna reflüsünü artırır. Kahve, çay, gazlı içecekler, domates gibi yiyecekler de gastrik asid üretimini uyarmaktadırlar.
       Gastroözofajial reflü hastalığını önlemek ve rahatsızlığı azaltmak için neler yapabiliriz?
  • Yatmadan önce yemek yemeği bırakmak
  • Karnı sıkacak kemer ve korse gibi dar giysilerden kaçınmak
  • Sigara ve alkollü içeceklerden kaçınmak
  • Yüksek yağlı ve büyük öğünlerden sakınmak
  • Yemeklerden sonra güçlü egzersizlerden sakınmak
  • İdeal vücut ağırlığını korumak 

2 Mart 2016 Çarşamba

Biberon çürüğü nedir?



    Biberon çürüğü, ülkemizde erken çocukluk dönemi (0-2 yaş) yaygın olarak görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak gelişir. Biberon çürüğü genellikle üst dişlerin ön yüzlerinde başlayarak zamanla diğer dişlere yayılır.
  Gece uyumadan önce içirilen sütün bebeğin uyumasını kolaylaştırdığı bilinmektedir. Bebeği susturmak sakinleştirmek ya da daha iyi beslemek için süte; şeker, bal, pekmez gibi şekerli gıdaların katılması ya da emziğe sürülüp çocuğa verilmesi, ağız temizlenmeden uyumasına izin verildiği taktirde biberon çürüklerinin oluşmasına neden olunabilir. Anne sütü ve inek sütü doğal bir şeker olan laktoz içerir. Bebekler gece yatmadan önce anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek dişlerin çürümesi için uygun bir ortam oluşturur. Sütün yanı sıra biberonla tüketilen meyve suları da çürüklere sebep olabilir. Meyve suları doğal bir şeker olan fruktoz içerir, asidiktir. Bu sebeple diş minesini aşındırabilir.  Uyku sırasında tükürük daha az salgılandığından dolayı dişler yeterince temizlenememektedir. Bu sebeple gece beslenmesi sonrasında dişlerin temizlenmesi çok önemlidir.
  Dişler sürdükten sonra oyalanması amacı ile bebeğe verilen şekerli-karbonhidratlı gıdalar da çürüklere sebep olur. Bunlar yerine elme havuç gibi gıdalara yönelmek gerekir.
Biberon çürüğü erken yaşlarda görüldüğü için tedavisi güçtür. Erken tedavi edilemeyen biberon çürükleri, dişlerde iltihaplara yol açar. Bu da çocuğun ağrı duymasına, huysuzlanmasına ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olur. Beslenme düzenini de olumsuz yönde etkiler. Ayrıca süt dişi kökünün çevresinde bulunan iltihap altta gelişmekte olan sürekli dişe de zarar verir. Çürük riski en çok  şekerin sık aralıklı ve ağızda uzun süre kalacak şekilde tüketildiği durumlarda artar.
    Biberon çürüğünden korunmak neler yapılmalıdır?
  • Bebeğin ağzında biberonla uyuması önlenmelidir. Beslendikten sonra uyutulmalıdır.
  • İlk dişerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası işaret parmağına sarılan ıslatılmış bir tülbent ile dişler temizlenmelidir.
  • Bebek beslendikten sonra su içirilmelidir.
  • Dişe yapışıp kalan karbonhidratlı beslenme yerine meyve sebze ağırlıklı beslenme tercih edilmelidir.